Bazı otobüs duraklarında göstermelik sıralar olur. Bu düzen göstermeliktir zira otobüs gelince sıranın sonundaki amca depar atıp herkesten önce otobüse biner. Ve ne hikmetse otobüste sadece bir kişilik boş yer vardır.
İşte böyle duraklarda bazen sıraya dilenci ya da satıcı dadanır. Durak âdetidir yanınıza bir satıcı ya da dilenci yanaşırsa asla yüzüne bakmazsınız. Otobüsün geleceği yöne doğru uzun, içli dizi oyuncusu bakışları atarsınız. Birkaç saniye sonra sıranızı savmışsınızdır. Da… Ben mutlaka gözlerine bakarım yanıma yanaşan dilencinin, satıcının. Baktığım anda sıradaki diğer insanların yüzlerinde aptal bir sırıtış peyda olur. Sıranın zayıf halkası belli olmuştur işte. Arkamdaki çocuk otobüs gelince benden önce otobüse binebilir ne de olsa ben zayıf halkayım. Başımdan savamıyorum işte kimseyi. Bir de onlarla sohbet etmeye başlamıyor muyum? Tüh, Allah kahretmesin mi beni? Sıradakilerde bıyık altı ve üstü gülüşler, cık cık nidalarıyla baş çevirme hareketleri… Allah ne verdiyse işte hepsi.
Evet, ben mendil satan ya da ayakkabı boyayan çocuklar yanıma yaklaşınca ne yapacağını bilmeyen bir insanım. Elim ayağıma dolaşıyor, evet. Ve yine evet, o çocuklarla mutlaka sohbet ediyorum.
Şarapçılardan, kendi kendine konuşanlardan, sokak insanlarından köşe bucak kaçan insanlar tanıyorum ben. Bir de onlarla dalga geçmeyi maharet sananlar var elbette.
Yani demem o ki ben zayıf halka olmayı seviyorum, siz o güzide sırıtışlarınızı alıp bir yerlere kaldırabilirsiniz. Aaa rica ederim, hiç de edepsiz değilim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder