7 Mart
Sevgili E.B,
Bugün seni gördüm. Aylardır görüşmemiştik sanki. Oysa daha geçen hafta oturup konuşmamış mıydık? Özlem garip bir hikâye, her seferinde başka şekilde biten.
Şerefli mağlubiyetler şerefsiz zaferlerden daha mı iyi? Amaç rakibe oynayacak alan bırakmamak mı? Savunmayı önde kurmak mı, adam adama savunma yapmak mı? Dar alanda uzun paslaşmalar imkân dâhilinde mi? Futbol sadece futboldur oysa. Kazanırsın ya da kazanamazsın; ama kaybetmezsin.
Yol arkadaşlarımızı yanlış seçiyor olabilir miyiz can kardeşim? Güzel cümleler duyduğumuz halde içimizde o heyecanı hissetmememizi nasıl açıklayabiliriz ki? Bak ne çok soru, ne çok merak. Cevabını bildiğimiz sorular oysa bunlar.
“Çıkarmadığımız savaşlarda siper kazıyoruz durmadan.” Savaşmış ve mağlup olmuş ordularımız var bizim. Yorgunuz, yalnızlığımızı her şeye rağmen seviyoruz. Yine de hayattan intikam almak için güzel sevgililere ihtiyaç duyuyoruz.
Kimsenin hayatına dâhil değiliz, aidiyet duygumuz çoğu insandan farklı. Nereye aitsin can kardeşim? Kimin hikâyesinin kahramanısın? Kendi hikâyemizde bile kahraman olamıyoruz ki biz, mutsuz da değiliz üstelik bundan.
İyiyiz aslına bakarsan. Bayat esprilere kahkahalarla gülüyoruz. Biz gördüğünü isteyen bir nesilden de değiliz.
Kitaplarımız var, okuduklarımız, okuyamadıklarımız, henüz sahip olmadıklarımız. Yazı var sonra… Yazı, iyi ki var. Bira var, sigara var, sohbet var, kediler var, kedileri sevmeyen adamlar var, deliler var, ayyaşlar var, filmler var, projeler var, kocaman kahverengi gözlü hikâye kahramanları var, müzik var, afişler var, sosyolojik çıkarımlar var, yazamamak üstüne ahkâm kesen arka masa insanları var, susmak var bazen, gözlerin dalıp gitmesi var, sessizliği bile paylaşabilmek var.
Bu aralar bende bir haller var, yol arkadaşları yüzünden belki de.
Sevgili E.B, haftaya yine aynı yerde…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder