17 Kasım 2015 Salı

Sevgili T,

Mesele varsa iyi, mesele varsa hayattayız demektir. İyi ya da kötü hayattayız demektir. Sorular konusunda cevval, cevaplar konusunda tereddütlüyüm. Sen iyisi mi bana ne dersen de.


Sevgili T,
Bu sabah seni düşünerek uyandım. Kendi öyküsüne sahip çıkabilenleri düşündüğüm için aklıma geldin belki de. Bir deniz kıyısı düşündüm, uzun uzun denize baktığını hayal etmedim ama. Bu kadar duygusallık senin için fazla. Sokaktan geçen kedilerden, hafif hafif esen rüzgârdan söz edip canını sıkmayacağım, merak etme.

Hayatı alt üst etmek gerekiyor bazen, bazen temize çekmek, bir süre susmak gerekiyor. Bütün bunların faydalı olduğu zamanlar var. İyiyle kötünün, doğruyla yanlışın hiçbir anlam taşımadığı zamanlar da var. Kimse kimseyi gerçekten sevemez belki de dostum. Kimse kimseyi gerçekten dinlemiyor nihayetinde.

“Nedir, mesele nedir?” bakışını da takındığına göre mektubu bitirme zamanımız gelmiş demektir.


Sevgili T. dikkat et kendine, mümkün mertebe.

11 Kasım 2015 Çarşamba

Kendi ellerimle kazdığım siperde uykuya yenik düşmemeye çalışıyordum. Bilenler bilir uyursan ölürsün. Sabah olmak üzereydi. Burada savaş vardı, 2530 gündür süren bir iç savaş. Mataramda biraz cin biraz kahve… Bir yudum içtim. Kenarı oyalı beyaz mendilimi çıkardım, incelikler en çok savaşta lâzım, karşı siperlere doğru salladım. Çıktım siperden, arkama bakmadan yürümeye başladım.

Beynimin oksipital lobunu (“Kafamın tam yanından geçti lan” dediğim mermi alıp götürdü) , sol kolumu ve böbreğimin bir tanesini kaybettiğim için aldığım madalyaları, parkamı, içinde biraz cin biraz kahve olan mataramı, yarısı yenmiş peksimetimi ve sararmış bir fotoğrafı kendi ellerimle kazdığım siperde bıraktım. Arkama bakmadan yürüdüm.


Ayakların bir hafızası vardı sonuçta, kalbin bir hafızası. 2530 gün sonra beni hiç sevmediğini, beni sevmeyi beceremediğini, beni sevmeyi muhtemelen hiç istemediğini fark ettim. İç savaşmış, yenile yenile kazanmayı öğrenen ordularmış, vapurlarmış, içli şarkılarmış, inandığın her şeyin yerle bir olmasını görmekmiş, gereğinden güçlü cümleler kurmakmış falanmış filanmış. Arkama bakmadan yürüdüm.