tag:blogger.com,1999:blog-43168166706835416902024-03-05T03:14:25.441-08:00Dört Buçuktan Beşsizin şefkatiniz benim cinnetimdir4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.comBlogger208125tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-29391378324592495942020-11-26T08:00:00.002-08:002020-11-26T08:00:42.856-08:00<p>Bir ay... Birbirimizi görmeden, birbirimizin sesini duymadan geçirdiğimiz en uzun süre bu ve ne yazık ki her geçen gün daha da uzayacak.</p><p>Hayat devam ediyor, diyorlar. Evet, hayat devam ediyor ama bu benim hiç bilmediğim bir hayat. Senin olmadığın bir hayatı tahayyül bile etmedim ki ben. Boşluktayım, derin bir boşlukta öylece duruyorum. </p><p>Bana öğrettiğin, kattığın, yaşattığın her şey için çok teşekkür ederim baba, sayende o kadar şanslıyım ki. O kadar güzel hatıra var ki bana kalan, tam da bu yüzden o kadar zor geliyor ki yokluğun. Bu duruma yokluk demek de istemiyorum aslında. Ben nefes aldıkça benimlesin, biliyorum bunu.</p><p>Sen benim kahramanımsın, arkadaşımsın, gurur duyduğumsun, kalbine, vicdanına, aklına güvendiğimsin, yoldaşımsın, yol gösterenimsin, sığındığım limanımsın, koruyup kollayanımsın, koruyup kolladığımsın, sen benim canımsın. </p><p>Sen çok güçlüsün, diyorlar. Güçlü müyüm, inan bilmiyorum baba ama ben senin kızınım. Senin kadar iyi bir insan olmam mümkün değil belki ama ayakta durmayı ben senden öğrendim. Yalnız olmadığımı, olmadığımızı da son anda öğrettin bana. O kadar güzel şey duyuyorum ki ardından, o kadar çok insan arayıp soruyor ki bizi, o kadar çok insan sarıp sarmaladı ki annemle beni... </p><p>Annemin dediği gibi "adı gibi güzel adam"ım seni çok seviyorum. </p><p><br /></p><p><br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivOyvvL3bYwarLYU0Jyt7ud7w3YtwaDFAMBAWEu8UOu87zeE09FuoPgpWrwH-1iJ8iS5Geqgifw2zpWiqQTIZvAOZ4po2da8OQdQ_Jpu3AymB1HgHtRKh3ESJoLfxBYNXbkYk98Zo1TrRZ/s2048/IMG_20201029_015532.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2048" data-original-width="1532" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivOyvvL3bYwarLYU0Jyt7ud7w3YtwaDFAMBAWEu8UOu87zeE09FuoPgpWrwH-1iJ8iS5Geqgifw2zpWiqQTIZvAOZ4po2da8OQdQ_Jpu3AymB1HgHtRKh3ESJoLfxBYNXbkYk98Zo1TrRZ/s320/IMG_20201029_015532.jpg" /></a></div><br /><p></p>4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-7753480281124955412019-02-21T04:17:00.000-08:002019-02-21T04:17:38.033-08:00SAYIKLAMALAR- 291900Bazı kelimelerin kıymetini kaybedince anlıyor insan ya da en azından ben kaybedince anlıyorum o kıymeti. Evet, biraz ahmak olabilirim.<br />
<br />
Kaybettiğim bir kelimenin eksikliğiyle baş etmeye çalışıyorum günlerdir, günlerdir aylar önce kaybettiğim bir kelimenin eksikliğiyle baş etmeye çalışıyorum. Evet, bazı konuları biraz geç idrak ediyorum.<br />
<br />
Benden çok genç birinden paylaşmanın ne olduğunu öğreniyorum, paylaşmanın aslında ne demek olduğunu otuz küsür yaşında öğrenmenin elbette bünye üzerinde ağır bir etkisi var. Anlatmaktan, dinlemekten, cebindeki parayı pay etmekten çok daha büyük bir anlamı varmış paylaşmanın. Siz biliyor muydunuz bunu? Bazı konuları biraz geç idrak ettiğimi zaten itiraf etmiştim.<br />
<br />
Hata yaptım. "Hata yaptım." diyerek sorumluluğundan kaçamayacağım kadar büyük bir hata üstelik. Kendimi nasıl affettireceğimi bilmiyorum, kendimi nasıl affedeceğimi hiç bilmiyorum.<br />
<br />
Bazı kelimelerin kıymetini kaybedince anlıyor insan ya da en azından ben kaybedince anlıyorum o kıymeti.4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-90961557018066862682016-11-21T03:32:00.001-08:002016-11-21T03:32:13.206-08:00<div class="MsoNormal">
Kalbin acıdığı zamanlar vardır, olabilir. Kalbin gerçekten
acıdığı zamanlardan söz ediyorum. Aklın yetmediği, olup bitenleri kalbine izah
edemediğin zamanlar. Olup bitenleri kalbe izah edemiyorsan durum vahim
demektir. Bazı sözcükler çok güzel, inanılmaz güzel. Bazı sözcükler o kadar
değil. Bazı isimler mesela taze nane kokusu gibi, huzurlu. Bazı isimler asla
hatırlanmamalı. Unutmak diyorum, mümkün mü? Kalbin acıdığı zamanlar vardır,
olabilir. Ne diyor sevgili şair: <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Rüzgârı alıp çıkıyorum<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
ev senin<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
pencere senin<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
ceket senin”*<o:p></o:p></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
*Haydar Ergülen<o:p></o:p></div>
4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-65945414581239614802016-03-21T01:05:00.000-07:002016-03-21T01:05:01.420-07:00ANNE BENİ MOĞOL'A VER-3"Seninle cehennemde bile yürür bu adam" mıydı, neydi?4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-68065347923344427682016-03-18T03:55:00.000-07:002016-03-18T03:55:22.306-07:00ANNE BENİ MOĞOL'A VER- 2Adımın sesindeki yankısını seviyorum, daha ne olsun?4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-85279923326376015392016-03-17T02:35:00.000-07:002016-03-17T02:35:50.737-07:00ANNE BENİ MOĞOL'A VER-117.03.2016<br />
<br />
"Hayat normale döndü." diyorlar televizyonlarda. Yollar trafiğe açıldığı için hayatın normale döneceğini düşünüyor olmalılar. Ama hayat normale dönmüyor. O kadar çabuk normale dönmesin zaten, daha öncekilerde olduğu gibi unutmayalım. Alışmayalım.<br />
<br />
Bunca kötülük arasında iyi ve güzel bir şeyler arıyor insan, en azından ben arıyorum. Aileme sarılıyorum, dostlarıma... Onlar iyi ki var. Kitaplardan medet umuyorum ama şarkılara hiç bulaşmıyorum. Yapmak istediğim bir sürü şey var, onlar için çalışıyorum. Çalışmak iyi.<br />
<br />
Bir de sen varsın, bu kadar kötülük, karanlık, vicdansızlık, adaletsizlik arasında. Sen varsın. Bunca zaman sonra yine sen varsın. Uzun bir yolculuktan sonra eve dönmek gibi, ne kadar özlediğini görene kadar fark etmediğin eski bir tanıdık gibi, kıtır kıtır şekerli şeyler gibi, güzel hatıralar gibi, bir bardak demli çay gibi, akşamüstü rakısı gibi, çok sıkıntılı bir anda bir dost sesini duyup gülümsemek gibi, eski fotoğraflara bakmanın kırılgan hüznü gibi, kurabiye kokusu gibi, unuttuğunu zannettiğin bir şiiri aniden hatırlamak gibi, ıslıkla adımladığın yollar gibi, kahkahalarla gülünen kalabalık masalar gibi sana dönmek.<br />
<br />
*İşte tam da bu yüzden, bir günlük tutmaya karar verdim senin için, bizim için.<br />
<br />
<br />4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-48215116322982648472016-02-15T01:32:00.000-08:002016-02-15T01:32:43.139-08:00SAYIKLAMALAR-67987<div class="MsoNormal">
Radyo dinlemiyorum, aylar olmuştur belki, belki yıllar. Eski
radyoları toplamaya başlasam yani kendime böyle bir hobi edinsem. Evet, tamam biraz
geriden geliyor olabilirim ama ben böyle de güzelim. Güzellik demişken bazı
isimler ne kadar güzel Allah’ım. Bazı gülüşler de çok güzel. Bütün insanlar
güzel değil şükürler olsun. İnsanlar onları sevmeye başlamadan daha güzel,
Ceren söylemişti. Ne kadar da doğru, Ceren ne kadar da haklı. Sevdiğim
insanların haklı olmasından çok memnunum. Aferin onlara, onlar o kadar az ve o
kadar muhteşemler ki. İyi ki varlar, bazı insanlar iyi ki var.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bakınız bazı kelimeler çok güzel, bazı kelimeler can yakıcı,
bazı kelimeler can yakıcı olduğu kadar güzel. Arkamızı dönüp ne zaman
gideceğimizi kimi zaman bilemiyoruz yani ben bazen bilemiyorum. Kelimelerden
buraya nasıl geldik? Neyse, bunun hiçbir önemi yok. Her şeyin bir önemi var mı,
olmalı mı? Sırf var oldukları için herkesin kendilerine minnet duyması
gerektiğine inanlar var. Kendini güven hâlinden, yalnızca kendini sevme hâline
otuz iki milisaniyede geçiyorlar. O insanları umursamayınız. Bırakınız onları,
biraz kitap okuyalım mı birlikte? Size en sevdiğim roman kahramanlarından da söz
ederim. Ama hiçbirinizin zamanı yok böyle şeylere. Benim zamanım var ama.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Çay demleyelim, sonra oturup küresel ısınmadan falan söz
ederiz. Mutluluk ve mutsuzluğa neden bu kadar büyük anlamlar yüklediğinizi
bazen anlayamıyorum. Bazen bazı şeyleri anlayamıyorum, bundan şikâyetçi
değilim. Şikâyet ettiğim şeyleri değiştirmek için uğraşıyorum, başkalarına
tavsiye verecek yaşa henüz gelmedim. Hadi biraz ara verelim.<o:p></o:p></div>
4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-14127923360065305122016-01-30T02:44:00.000-08:002016-01-30T02:44:30.730-08:00MEKTUP- 68905Sokak köpeklerinin keşlere ahkam kestiği zamanlar da yaşadım. Sonra oturup Madredeus eşliğinde şarap falan içtim. İstersem o kadar entelektüel bir kırılma noktası da yaratabilirim, artık istemiyorum.<br />
<br />
Herkesin birbirinin arkasından konuştuğu günlerde ben genellikle susmayı tercih ederim. Genellikle diyorum, çok mükemmel bir insan da değilim.<br />
<br />
Masalara ve mekanlara inanıyorum mesela ben. Bazı romanlara, çoğu hikâyeye, kimi şiirlere, birkaç filme ve bir parça şarkıya. Tanıdığım insanların çok azını seviyorum, daha da azına saygı duyuyorum. Kalbimin pirüpak olduğunu hiç iddia etmedim, bu beni iyi bir insan yapmaya yeter mi?<br />
<br />
Tanıdığım ve sevdiğim o az sayıda insan benim için çok kıymetli, harbiden bak çok kıymetli. Bazıları kardeşim oldu benim, tek çocuk olan biri için bu o kadar önemli ki. Onların varlığı iyi geliyor bana.<br />
<br />
Mutluluk ya da mutsuzluk gibi dertlerim yok, şu anda yok en azından. Huzurlu olmanın peşindeyim. Gerekirse mutsuz da olunur ne var ki bunda? Mutluluk da mutsuzluk da geçici değil mi nihayetinde?<br />
Ama mesela sen mutlu ol istiyorum. Mutlu ol, iyi ol, huzurlu ol. Benimle diye eklemeyeceğim.<br />
Bu bahsi uzatmaya gerek yok.<br />
<br />
Seni seviyorum, bundan utanacak değilim ama bunu dayanılmaz bir ağırlık olarak boynumuza asmaya da gerek görmüyorum. Seni seviyorum hepsi bu. Daha mühim şeyler var hayatta, hep olacak.<br />
<br />
Burası şehriyle meşhur bir mutluluk olur bazen, bir soğuk olur bazen, bir ayrılık. Burası bizimle meşhur bir aşk olsa, yok ama yok o kadar pembe hayal bize fazla.4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-65350790464728431442016-01-25T15:56:00.000-08:002016-01-25T15:56:56.817-08:00Yorgun değilim, sarhoş değilim.<br />
Senin hikâyende kırık bir sokak lambası olabilirim, her gün önünden geçtiğin ama fark etmediğin bir akasya ağacı, ucuz şarap sarhoşluğu, bir çıkmaz sokak, masada unutulmuş bir çakmak, bu şehrin herhangi bir ana caddesi. Basit, önemsiz, sıradan görülen tüm rollere talibim. Başrol umurumda bile değil, esas kadın falan da olmak istemiyorum. Ben senin hikâyeni seviyorum. Ben seni seviyorum, hepsi bu.4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-19297624199527937322016-01-25T00:38:00.000-08:002016-01-25T00:38:43.282-08:00Bir sürü şey yaşanıyor. Kötü şeyler üstelik. İyi insanların başına kötü şeyler geliyor. Öyle şeyler yaşanıyor ki insan olmaktan utanıyoruz. Çektiğimiz acılardan utanıyoruz, mutsuzluğumuzdan utanıyoruz. Mutluluğumuzda da utanıyoruz. Hayatın çok basit olduğunu biliyoruz, itinayla zorlaştırıyoruz.<br />
<br />
Bir sürü şey yaşanıyor, evet. Sonra bir akşam kan bağıyla değil kalp bağıyla bağlı olduğumuz birkaç arkadaşla oturuyoruz. Birkaç bira eşliğinde konuşuyoruz, susuyoruz, tartışıyoruz. Sonra işte gülümsüyoruz, gözlerimiz doluyor, en sarsak yanlarımız masaya dökülüyor.<br />
<br />
Ama arkadaşlar iyidir, ama bazı arkadaşlar çok kıymetlidir.4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-86497769694201064772015-12-11T04:21:00.001-08:002015-12-11T04:21:57.712-08:00<div class="MsoNormal">
Bir gün daha bitiyor. Yeni hiçbir şey yok. Her şeyin aynı
kalması bazılarına iyi geliyor, bana değil. Kapıları çarpıp çıkıp gitmiyorum,
hayır korkak değilim. Sadece yorgunum. Biraz da başım ağrıyor, hepsi bu. Hepsi
sadece bu.<o:p></o:p></div>
4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-15124237534302372762015-12-11T01:06:00.000-08:002015-12-11T01:06:18.681-08:00Ankara soğuk, soğuğa kolay alışılmıyor.<br />
<br />
Henüz kar yağmadı, şükür ki henüz kar yağmadı. Kar romantiklerinden değilim ben. Karın yağmasını büyük bir sevinçle karşılayamıyorum ne yazık ki. Yolların kapanması, buz tutması nasıl bir sevinç kaynağı olabiliyor, anlayamıyorum. Sıcacık evlerde, pencere önünde sıcak çikolata içerken kar gözünüze sevimli görünebilir de yakacak hiçbir şeyin olmadığı evlerde kış da kar da büyük bir coşkuyla karşılanmaz. Bunu akılda tutmak gerekir.<br />
<br />
Seğmenler ve Kuğulu yazlıkçıları çekildi çoktan. Bu zamanlarını daha çok seviyorum ben. Bulvar'a çıkarken Tunalı Dost'a uğruyorum. Kitaplarımı Dost'tan ve İmge'den almayı seviyorum hâlâ, dergileri Turhan'dan. Gerçi "küçük" İmge ve "küçük" Dost kapandığından beri bir parça huzursuzum.<br />
<br />
Limonlu çay içiyorum, sıcak şarap içmeyeli çok zaman oldu. İzlemeyi çok istediğim kimi oyunlara bilet bulamıyorum, bu duruma üzülmekten ziyade seviniyorum. Bu kış kitaplara daha büyük bir heyecanla sarılıyorum. Bir dönem hiçbir şey okuyamamanın getirdiği güzel bir açlık belki de bu.<br />
<br />
Hayatımı temize falan çekmekten vazgeçtim, yeni bir sayfa açtım.Herkesi affettim, kendimi affetmem biraz daha zaman alabilir elbette. Huzurun kıymetini anladım galiba, daha sakin yaşıyorum hayatı. Şu an için bu durumdan rahatız olmuyorum. Mutluluk ya da mutsuzluk gibi dertlerim yok. Olacak olan olur, yaşanacak olan yaşanır nasılsa. Dolaplarımı, kütüphanemi, çekmecelerimi temizliyorum. Fazlalıklardan kurtulmanın dayanılmaz hafifliğiyle yüzleşiyorum. Afrika atasözlerini sevmeye başladım, kendi kendime tekrar ediyorum "Leoparın kuyruğunu asla tutma, tutarsan asla bırakma."<br />
<br />
Kışın iki kişilik bir mevsim olduğuna kendimi inandırdığım zamanlar vardı, bu kış değil. Bundan şikayetçi değilim. Eldivenlerimi seviyorum.<br />
<br />
Ankara soğuk, soğuğa kolay alışılmıyor ama.<br />
<br />4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-13756718360462720792015-11-17T12:20:00.001-08:002015-11-17T12:20:36.189-08:00Sevgili T,<div>
<br /></div>
<div>
Mesele varsa iyi, mesele varsa hayattayız demektir. İyi ya da kötü hayattayız demektir. Sorular konusunda cevval, cevaplar konusunda tereddütlüyüm. Sen iyisi mi bana ne dersen de.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-67469713714220707352015-11-17T01:40:00.000-08:002015-11-17T01:40:52.181-08:00<div class="MsoNormal">
Sevgili T,<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Bu sabah seni düşünerek uyandım. Kendi öyküsüne sahip
çıkabilenleri düşündüğüm için aklıma geldin belki de. Bir deniz kıyısı
düşündüm, uzun uzun denize baktığını hayal etmedim ama. Bu kadar duygusallık
senin için fazla. Sokaktan geçen kedilerden, hafif hafif esen rüzgârdan söz
edip canını sıkmayacağım, merak etme.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hayatı alt üst etmek gerekiyor bazen, bazen temize çekmek,
bir süre susmak gerekiyor. Bütün bunların faydalı olduğu zamanlar var. İyiyle
kötünün, doğruyla yanlışın hiçbir anlam taşımadığı zamanlar da var. Kimse kimseyi
gerçekten sevemez belki de dostum. Kimse kimseyi gerçekten dinlemiyor
nihayetinde.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Nedir, mesele nedir?” bakışını da takındığına göre mektubu
bitirme zamanımız gelmiş demektir.<o:p></o:p></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sevgili T. dikkat et kendine, mümkün mertebe.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-9836311183779579922015-11-11T00:53:00.000-08:002015-11-13T07:25:32.963-08:00<div class="MsoNormal">
Kendi ellerimle kazdığım siperde uykuya yenik düşmemeye
çalışıyordum. Bilenler bilir uyursan ölürsün. Sabah olmak üzereydi. Burada
savaş vardı, 2530 gündür süren bir iç savaş. Mataramda biraz cin biraz kahve…
Bir yudum içtim. Kenarı oyalı beyaz mendilimi çıkardım, incelikler en çok
savaşta lâzım, karşı siperlere doğru salladım. Çıktım siperden, arkama bakmadan
yürümeye başladım.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Beynimin oksipital lobunu (“Kafamın tam yanından geçti lan”
dediğim mermi alıp götürdü) , sol kolumu ve böbreğimin bir tanesini
kaybettiğim için aldığım madalyaları, parkamı, içinde biraz cin biraz kahve
olan mataramı, yarısı yenmiş peksimetimi ve sararmış bir fotoğrafı kendi
ellerimle kazdığım siperde bıraktım. Arkama bakmadan yürüdüm. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Ayakların bir hafızası vardı sonuçta, kalbin bir hafızası.
2530 gün sonra beni hiç sevmediğini, beni sevmeyi beceremediğini, beni sevmeyi
muhtemelen hiç istemediğini fark ettim. İç savaşmış, yenile yenile kazanmayı
öğrenen ordularmış, vapurlarmış, içli şarkılarmış, inandığın her şeyin yerle
bir olmasını görmekmiş, gereğinden güçlü cümleler kurmakmış falanmış filanmış.
Arkama bakmadan yürüdüm. <o:p></o:p></div>
4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-11129749752205946472015-09-27T09:07:00.000-07:002015-09-27T09:07:10.859-07:00KALECİLERİN KAHRAMAN OLDUĞU NEREDE GÖRÜLMÜŞ?<div class="MsoNormal">
“Kaleci ha? Kaleci olacakmışım, yok ya?” diye söyleniyordu
Dora. Hızlı hızlı yürüyordu, arada bir kolunun altına sıkıştırdığı futbol
topunu düşmesin diye düzeltiyordu. Bahçe kapısını sertçe açtı. Kolunun
altındaki topu apartmanın merdivenlerine doğru savururken “Ben onların futbol
topumla oynamalarına izin vereceğim, onlar beni kaleci yapacak. Yok, öyle
yağma.” diye bağırdı. Top, merdivenlerin en üst basamağından sekip Dora’nın başına
çarptı.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Dora acıyla “Ahh!” diye inledi. Merdivenin en alt basamağına
oturdu. Yüzü sıcaktan, sinirden kıpkırmızı olmuştu. “Kalecilerin kahraman
olduğu nerede görülmüş?” diye söylendi. Başı çok acıyordu, gözlerini kapatıp
acının dinmesini beklemeye karar verdi.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Uluslararası turnuvalarda tam 1142 dakika gol yemeyen Dino
Zoff bir kahraman bana kalırsa.” Dora, gözlerini sinirle açtı. Merdivenin
başında duran uzun boylu, sakallı adam biraz önce başına çarpan topu
gülümseyerek ona uzatıyordu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Dora, adamın uzattığı topu hırsla aldı. Bacaklarının arasına
koydu. Dino bilmem ne de kimdi? “Dino Zoff, İtalyan bir kaleci” dedi adam,
Dora’nın aklından geçenleri okumuş gibi. Hiçbir şey söylemeden Dora’nın yanına,
merdivenlere oturdu. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
“Kariyeri boyunca 150 penaltı kurtaran Lev Yaşin de bir
kahraman mesela.” “150 penaltı mı kurtarmış?” diye sordu Dora. “Evet.” dedi
adam gülümseyerek. Başını çevirip
Dora’nın gözlerinin içine baktı. “Kaleciler bir takımın ruhudur.”<o:p></o:p></div>
4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-61340351617072785942015-09-27T08:59:00.000-07:002015-09-27T08:59:32.858-07:00SAYIKLAMALAR 5690<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
<o:p> </o:p>-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Kalbimizi karanlık ele geçirmiş bizim.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Zannettiğinden daha temiz bir geçmişimiz var Serdar.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Zannettiğinden daha boktan adamlarız Muhittin, bu durumla artık yüzleşmelisin.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Yüzleşmek komik bir kelime hafız.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Kelimelerin komikliğinden söz edecek kadar anlıyorsun yani bu işlerden hacım.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Beni bir şeye benzetemedin galiba doktor.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Seni hiçbir şeye benzetemedim Muhittin, sen hiç rahatsız olma.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Rahatsız edeceğim ben seni Serdar, sen hiç merak etme.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Sevmek bu kadar zor olmamalıydı be hacım.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Sevmek çok kolay da bizi sevmek çok zor doktor.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Ne zorluğumuz var ki bizim Serdar? Mis gibi adamlarız neticede.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Neticelere bakacak olursak Muhittin müstesnayız.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Bu gece içmesek hafız.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Sağlıklı yaşam zımbırtılarına mı takılıyorsun artık oğlum?</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Kafamız bir dünya olmasa diyorum.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Bizim kafamız doğuştan güzel hafızım, içmeden hatıralara kafalama dalmak tehlikeli hem.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Tehlikeden korktuğumuz hiç olmadı ki bizim Serdar.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Kaybedecek bir şeyimiz olmadığı için bu kadar aptalız belki de Muhittin.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Kendi adına konuş.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Sen benden daha akıllısın değil mi hacım?</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Elbette senden daha akıllıyım Serdar.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Benden akıllı olduğun için iki kere evlendin.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Akıllı her insan mutlaka zihin tutulması yaşar.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Senin zihnin iki kere tutuldu lan, sonucunu bile bile aynı hatayı yaptın.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Aynı hatayı yapmak da güzel be doktor.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Sana her şey güzel nasılsa oğlum.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Gidip rakı alsana Serdar.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Olur paşam, meze falan da hazırlayayım istersen.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Yok hacım, o kadar zahmet etmene gerek yok. Biraz peynir, biraz beyaz leblebi yeter bana.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Üşengeçliğinden nefes almayı bırakacaksın neredeyse, git de kendin al rakıyı.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
-<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Ben zaten fotosentez yapıyorum doktor, benim için endişelenme. </div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
<br /></div>
4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-38547336784005374832015-08-21T04:44:00.000-07:002015-11-13T07:28:11.974-08:00Öğleden Sonra Sayıklamaları- 7659<div class="MsoNormal">
Erikli kekim, kimse kimseyi gerçekten sevemez. Gel, önce
bunu kabul edelim. Bunu kabul edince hayat daha sakin, daha kolay bir hâl
almayacak elbette. Kelimelerin ve kabullerin bu kadar güçlü olduğuna
inanmıyorum.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İnandığım bazı şeyler var yine de fıstıklı kurabiyem. Kitaplara
inanıyorum mesela, bazı şarkılara, bazı filmlere, çaya, rakıya, yanında domates
suyu olan votkaya, fotoğraflara, fındıklı akide şekerine, toz zencefilin
kokusuna, yeşil erikle bira içmeye, mektuplara, gülümsemeye, birine sarılmanın
dayanılmaz hafifliğine inanıyorum. Gereksiz bir romantizm peşinde değilim,
inandığım şeylerden yola çıkıp vıcık vıcık bir pembeliğe ulaşmaya çalışma rica
ederim.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hayattan umudumu kesmiş falan da değilim üstelik sadece
kimsenin kimseyi gerçekten, tam anlamıyla, sevemeyeceğini düşünüyorum. Eğer
haklı değilsem bana, sevdiğimizi iddia ettiğimiz kişileri neden değiştirmeye
çalıştığımızı anlatmalısın. Cümlenin uzunluğu gözünü korkutmasın balıklı
turtam. Cevabını dört gözle beklemekteyim.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ahkâm kesmeyi elbette seviyorum yeşil fasulye reçelim; alsana
şu tüfeği duvardan, benim ellerim ıslak.<b>*</b><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<b><i>* “ertan, alsana şu tüfeği duvardan benim ellerim ıslak.” Ah
Muhsin Ünlü</i></b><o:p></o:p></div>
4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-11439991362013867182015-05-30T06:47:00.001-07:002015-05-30T06:47:46.106-07:00Soğuk bira var masada, sonra sigara paketleri, tuzlu fıstık falan var. Masada senin aklından geçenler, benim sustuklarım var, geçmişimiz var, o geçmiş sayesinde vardığımız menzil var. Geleceğimiz var. Evde olmanın huzuru gibi bir huzur var, tanıdık bildik, keyifli üstelik.<br /><br />Mesafe diye bir şey varmış, öyle diyorlar. Birkaç hafta sonra aynı şehirde nefes almaya başlayacak olmanın neşesi var masada.<br />
<br />
Biz varız, saklanmadan, sakınmadan.4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-47242416801701308822015-01-26T06:58:00.002-08:002015-01-26T06:58:54.710-08:00Ankara'da yaşayan, hafta sonları çocuklara ayıracak iki saati olan, maddi bir beklentisi olmayan öğretmenler, mühendisler, fotoğrafçılar, yazarlar, çizerler, tasarımcılar, yazılımcılar vb. bir araya gelsek, çocuklar için bir şeyler yapsak...<br />
<br />
Ne mi? İlgileniyorsan bir mail gönder, neler yapabileceğimizi konuşalım, tartışalım ve artık "iyi" bir şeyler yapalım: senoz.muge@gmail.com<br />
<br />
<br />4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-78077657898196133382015-01-05T03:44:00.000-08:002015-01-05T03:44:01.652-08:00GÜNLÜK-7895<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Biraz rüzgâr vardı; ama soğuk değildi. Yeni yıkanmış ferah bir balkondan bakıyorduk hayata. Mutlu değildik; mutlu olmak gibi bir derdimiz yoktu. En azından ben olmadığını zannediyordum. Sokaktan meraklı kediler geçiyordu, bunu oldukça romantik bulmuştuk. Biz, ikimiz, yan yana duran o iki gölge bunun oldukça romantik olduğuna yemin edebilirdik. Kimse kimseyi o kadar sevemezdi yani bizim birbirimizi sevdiğimiz kadar. O zamanlar sevginin karşılıklı olması gerektiğine inanıyordum. Artık yaşlandım.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Sabahın ilk saatleriydi henüz, henüz uyumamıştık. Yeni yıkanmış ferah bir balkondan bakıyorduk hayata. Çay demlemiştim. Çay her zaman iyi gelirdi. Neye? Uykusuzluğa mesela, mesela ayrılığa, ölüme değil ama. Yan yana durabilmenin ne kadar önemli olduğunu anlatıyordum orada burada. Herkes durmadan konuşuyordu. Herkesin durmadan konuşmasının hayra alamet olmadığını elbette biliyordum. Bütün bunlara aldırdığım söylenemezdi.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Biraz rüzgâr vardı; ama soğuk değildi. Biraz soğuk olsaydı elimi tutardı. Tanrı bu yüzden yaratmıştı soğukları. Kışın iki kişilik olmasını oldukça romantik bulmuştuk. Biz, ikimiz, yan yana duran o iki gölge bunun oldukça romantik olduğuna yemin edebilirdik. Henüz sevdiğimiz insanların hiçbiri ölmemişti, belki de bu yüzden bu kadar rahat ahkâm kesiyorduk. </span><br />
<div>
<br /></div>
4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-12363484532146020012014-10-18T05:31:00.001-07:002014-10-18T05:31:00.349-07:00Dört Buçuktan Beş: Burada, bugün garip bir hava var. Havalar da bir g...<a href="http://ismikabuledilmeyenyazarlar.blogspot.com/2014/10/burada-bugun-garip-bir-hava-var.html?spref=bl">Dört Buçuktan Beş: Burada, bugün garip bir hava var. Havalar da bir g...</a>: Burada, bugün garip bir hava var. Havalar da bir garip, içimiz gibi belki de. Yani tam olarak öyle değil de. Sabah yağmur yağıyordu, rüzgâr...4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-24331931858996093062014-10-18T05:30:00.001-07:002014-10-18T05:30:18.321-07:00<div class="MsoNormal">
Burada, bugün garip bir hava var. Havalar da bir garip,
içimiz gibi belki de. Yani tam olarak öyle değil de. Sabah yağmur yağıyordu,
rüzgâr falan şimdi pencereden yansıyan güneş ışınlarına sinirleniyorum. Ne
diyordum? Ha tamam, bugün burada garip bir hava var. Tam şu anda hava
bulutlandı mesela, ıslık sesi kulaklarımda. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Geçtiğim sokakları hatırlamakta üzerime yok, başka şeyleri
hatırlamak konusunda çok da becerikli değilim. Kitap okuyan adamları seviyorum,
rakı içen kadınları da. Sonra sokaktan kediler geçiyor. Sonra kalkıp çay dolduruyorum kendime. Çay
kafası diye bir şey bende, tanıdığım ve sevdiğim bazı insanlarda da var.
Tanıdığım insanların hepsini sevmem gerekmiyor, öyle değil mi? Dün gece
sevdiğim insanlarla rakı içtim, bir ara hıçkıra hıçkıra ağladım. Ağlamamın bir
nedeni yoktu ya da vardı. Şu an bunu tartışmak istemiyorum.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Günün yirmi dört saatlik dilimlere bölünmesiyle ilgili
söyleyeceklerim var; sonraya saklıyorum. Sonraya sakladığım kimi şeyleri
yerlerinde bulamıyorum. Bütün bunları şikâyet etmek için yazmadım.
Değiştirebileceğim şeylerden şikâyet etmeyi yaklaşık on sene önce bıraktım.
Değiştiremeyeceğim şeylerden şikâyet etmenin saçmalığını yakın bir zamanda
kabullendim. Kabullenmek ilginç bir kelime, ilginçliği söz diziminde değil
elbette. Kelimelere gereğinden fazla anlam yüklüyor olabilir miyiz? Bunu
konuşmanın hiç sırası değil belki de.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Birazdan, tekrar yağmur başlayacak. Arızalı olmak övünülecek
bir şey midir? Ne yapalım, ben de böyleyim işte. İstanbul’da yaşayan bir
arkadaşım hayatımı değiştirmem için bana yardımcı olmaya çalışıyor. İstanbul’da
yaşayan arkadaşlarım var benim, hikâyemin büyük çoğunluğu hiç yaşamadığım
İstanbul’da geçiyor. Bunu kimi zaman çok komik buluyorum. Diğer zamanlarda üzerinde
uzun uzadıya düşündüğümü söyleyemem.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Söyleyemeyeceğim, söylemeyi tercih etmediğim şeyler var
benim de. Herkesin var, herkes bir şeyler saklıyor kendinden. “İnsan en kolay
kendini mi kandırır?” bilmiyorum; ama insan bir tek kendini suçluyor. Başka kimi
suçlayacaksın ki zaten? Bu suçlama mevzusu da ilginç, bir ara tekrar bu konuya
döneriz. Dönmeyi unutabilirim, herhangi birinin hatırlatmasına gerek de
duymuyorum. Renklerin bir anlamı olduğunu düşündüğüm zamanlar vardı, yirmili
yaşların başındaydım ve birine –kim olduğunun şu anda hiçbir önemi yok- âşık
olduğumu zannediyordum. Zannettiklerimiz yüzünden bu haldeyiz, diyecek değilim.
Burada, bugün garip bir hava var. Sol kolum uyuşuyor bazen, endişeye mahal yok.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Yağmur başladı, çay içelim.<o:p></o:p></div>
4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-61246969219094569122014-08-19T05:03:00.001-07:002015-08-21T05:07:11.169-07:00 178964<br />Şehrin üvey evlatları değiliz, korkunç çocukluk travmalarımız da yok, iyiyle kötünün, doğruyla yanlışın hiçbir anlam taşımadığı bir zaman diliminde yaşıyoruz hepsi bu. Evet, yalan söyleriz. Birilerini aldattığımız da olmuştur, aldatıldık da; ama bile isteye kimsenin canını yakmadık. Bu, bizi iyi insanlar yapmaya yetmez elbette. Canını yakmak isteyip de yakmadıklarımız, bizi birer erdem timsali haline getirmez.<br /><br />Bazı şehirlerin ağır aksak bir ritmi vardır. Kalp atışların yavaşlar, o kadar yavaşlar ki üç dakika önce öldüğüne inandırabilirsin kendini. Arka sokakların kana zarar bir tadı vardır mesela, sentetik uykular peşinde koşarsın. Hayır, bu keşlere övgü hikâyelerinden biri değil. Gerçi şu hayatta en çok ayyaşlar, deliler ve çocuklar sevilmeli.<br /><br />Tanrı’ya inanıp inanmamak arasında gidip geldiğin zamanlar vardır ya hani, mutlaka yaşamışsındır. İsyan edersin, kabul edemezsin, bağırırsın, kime hesap soracağını şaşırsın. Bu, bize hiç olmaz. Biz her durumda ve her şartta sadece kendimizi suçlarız. Başka kimi suçlayabiliriz ki zaten?<br /><br />Mutluluk, mutsuzluğun seyreltilmiş halidir. Bence, sen de kendini kandırmaktan vazgeçmelisin kaptan. 4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4316816670683541690.post-5233306069901926622014-07-05T13:48:00.002-07:002014-07-05T13:48:52.498-07:00Vs.vs.vs.<span style="color: #333333; font-family: Helvetica Neue, HelveticaNeue, Arial, sans-serif;"><span style="line-height: 25.600000381469727px;">Bazen uyanmak istemiyorum, size hiç olmaz mı? Bazen günlerce uyusam, diyorum, uyusam, uyandığımda bitmiş olsa “bu ağrılı mevsim”. Aynada gördüğüm sureti tanıyamıyorum bazen, verdiğim kararların doğruluğundan şüphe ediyorum, sahi siz hiç şüphe etmez misiniz kendinizden?</span></span><br />
<span style="color: #333333; font-family: Helvetica Neue, HelveticaNeue, Arial, sans-serif;"><span style="line-height: 25.600000381469727px;"><br /></span></span>
<span style="color: #333333; font-family: Helvetica Neue, HelveticaNeue, Arial, sans-serif;"><span style="line-height: 25.600000381469727px;">Tanıdığım insanların çok azını seviyorum, çok azına saygı duyuyorum; bu beni kötü biri mi yapar? Vicdanımın sesi kurallardan, kanunlardan, yasaklardan daha önemli benim için. Başkaları adına utanmaktan yoruluyorum bazen. </span></span><br />
<span style="color: #333333; font-family: Helvetica Neue, HelveticaNeue, Arial, sans-serif;"><span style="line-height: 25.600000381469727px;"><br /></span></span>
<span style="color: #333333; font-family: Helvetica Neue, HelveticaNeue, Arial, sans-serif;"><span style="line-height: 25.600000381469727px;">Konuşmak gelmiyor içimden, sussam gönül razı değil; sizin boğazınızda da nefes almanızı engelleyen kocaman bir yumru var mı? Aklımın çeperi bombalara çevrili, kalbin sadece kan pompalamaya yarayan bir organ olduğunu söylediğimde kaç yaşındaydım sahi? </span></span><br />
<span style="color: #333333; font-family: Helvetica Neue, HelveticaNeue, Arial, sans-serif;"><span style="line-height: 25.600000381469727px;"><br /></span></span>
<span style="color: #333333; font-family: Helvetica Neue, HelveticaNeue, Arial, sans-serif;"><span style="line-height: 25.600000381469727px;">Özlediğim, çok özlediğim birileri var. Kilometrelerin mesafe dışında bir anlamı olmalı mı? Sizin her zaman, her soruya verecek bir cevabınız var mı sanki?</span></span>4.5tan 5http://www.blogger.com/profile/02133057939327651580noreply@blogger.com0