31 Aralık 2012 Pazartesi

Yıl bitiyor, şöyle bir değerlendirme yazısı yazmak alışkanlık olmuş.

2012 nasıldı? Hastalık, işsizlik, yeni bir iş, yoğunluk, tekrar eden ataklar, hayatıma aniden dahil olanlar, "İyi ki artık hayatımda değil" dediklerim, bira ve sigaradan başka varacak menzil olmaması, hayran olduklarım, sinir olduğum onca haber, uykusuzluk, parasızlık bazen, saçma sapan konuşmalar, gereksiz susmalar, ne yazık ki hiç susmayanlar, kardeş saydıklarım, evlenenler, boşananlar, çocuklar, yorgunluk, yalnızlık, şaşkınlık, ağız dolusu kahkaha atmalar, ağlamalar sızlamalar, yanlış sokaklar, hediyeler, gidenler, yolu gözlenenler...

Dönüp bakınca iyiydi yine de, her şeye rağmen hayattayız.

Ve son olarak "Muhittin, bir daha aşk için ağlarsam şerefsizim lan."

21 Aralık 2012 Cuma

Ben geldim. Sana geldim, vakit erken değildi geç hiç değildi. Bunları sana anlattım, sen de oradaydın. Herkes oradaydı. Hayır, hayaletlerden söz etmeyelim. Sokakları karartırlardı o vakitler. O vakitler biz biraz çocuktuk. Ama çocuklar acımasızdır, bunu hiç unutmadık. Sadece ben geldim, evet sana geldim.

10 Aralık 2012 Pazartesi

Soluksuz sevişmelerden söz edebilirdim, başka gecelerde söz etmiştim; artık değil. Renklerden, renklere takıntılı ceviz koltuklardan, kadife perdelerden geçtim. Arabaların hızla yol aldığı caddelerden geçtim. Arsız bir kıştı, bitti. Üşüyen cam masalarda iki damla kan bıraktım, gitti. İnandığım her şeyin yerle bir olduğunu da gördüm; karanfil kokulu sigaralar içti sevgilim. Ben biraz huzursuzdum, uykusuzdum. Çıkarın, kimlikleri çıkarın diye bağırdı polis, ben çok küfrettim. Otobüsleri kaçırdım; arsız bir kıştı bitti. Mısır patlattı annem; filmlerin yarısında uykuya daldım. Dalgın kaşıkları mum ışığında bıraktım.
Arsız bir kıştı, bitti.
Kimi zaman olur bu, durduk yere, ortada bir sebep yokken, öylesine, sadece bir sıkıntı kaplar içini. Sadece bir sıkıntı, derin bir anlamı yoktur. Sıkıntının derin bir anlamı olmaz çoğu zaman; bak bu iyi.

Sonra sokaktan meraklı kediler geçer, komşuların bazıları güvercinlerden nefret eder. Çamaşır ipiyle kendini asar bazıları, kalorifer borularını bunun için yaratmıştır tanrı. Tanrının bir planı hep vardır. Sonra sen uyanırsın, yarım bir gülümsemeyle ilahi bir varlık gibi şaşkın şaşkın bakarsın etrafa. Güneşin doğuşuna inanamaz bazıları, karanlık her zaman iyi.

Birkaç saatlik bir uykudur bazen huzur, eski bir bahçe, yıkık duvarlar da olabilir. İmkân dahilinde olan her şey er geç yaşanır, tanrı ayrılıkları bu yüzden yaratmıştır belki de. Kendine dikkat et, hoşça kal. Ayrılık sözleri hep anlamsızdır zaten, bak bu da iyi.

Kusursuz yalnızlıklardan söz eder biri, uzun boylu kel bir adam olabilir,mutlaka içki gerekir konu yalnızlıksa. Herkes her zaman yalnız, sadece bunun için yaratmıştır tanrı sözcükleri.

7 Aralık 2012 Cuma

Şimdi ve sonra, orada ve burada, her an, her yerde, iki kişi, üç kişi, beş kişi, şimdi burada ve sonra orada, bedenler, sözler, ayrılıklar, imkansızlıklar, iki kişi, üç kişi, beş kişi, altı hiç olmadı, şimdi, orada ve sonra burada...

6 Aralık 2012 Perşembe

Sevgili E.B,

Can kardeşim sonumuzu arıyoruz, evet kesinlikle. Ve nihayetinde belamızı buluyoruz. Aşk öyküsü yazamam ki ben erikli pastam, bünyeye uygun değil vesselam.

Varacak menzil de yok E.B, hadi biraz daha uyuyalım. Sonra devam ederiz hayatın arkasından atıp tutmaya.

Sokaklarda sonumuzu arıyoruz can kardeşim, seni çok özledim.