26 Ocak 2015 Pazartesi

Ankara'da yaşayan, hafta sonları çocuklara ayıracak iki saati olan, maddi bir beklentisi olmayan öğretmenler, mühendisler, fotoğrafçılar, yazarlar, çizerler, tasarımcılar, yazılımcılar vb. bir araya gelsek, çocuklar için bir şeyler yapsak...

Ne mi? İlgileniyorsan bir mail gönder, neler yapabileceğimizi konuşalım, tartışalım ve  artık "iyi" bir şeyler yapalım: senoz.muge@gmail.com


5 Ocak 2015 Pazartesi

GÜNLÜK-7895

Biraz rüzgâr vardı; ama soğuk değildi. Yeni yıkanmış ferah bir balkondan bakıyorduk hayata. Mutlu değildik; mutlu olmak gibi bir derdimiz yoktu. En azından ben olmadığını zannediyordum. Sokaktan meraklı kediler geçiyordu, bunu oldukça romantik bulmuştuk. Biz, ikimiz, yan yana duran o iki gölge bunun oldukça romantik olduğuna yemin edebilirdik. Kimse kimseyi o kadar sevemezdi yani bizim birbirimizi sevdiğimiz kadar. O zamanlar sevginin karşılıklı olması gerektiğine inanıyordum. Artık yaşlandım.

Sabahın ilk saatleriydi henüz, henüz uyumamıştık. Yeni yıkanmış ferah bir balkondan bakıyorduk hayata. Çay demlemiştim. Çay her zaman iyi gelirdi. Neye? Uykusuzluğa mesela, mesela ayrılığa, ölüme değil ama. Yan yana durabilmenin ne kadar önemli olduğunu anlatıyordum orada burada. Herkes durmadan konuşuyordu. Herkesin durmadan konuşmasının hayra alamet olmadığını elbette biliyordum. Bütün bunlara aldırdığım söylenemezdi.

Biraz rüzgâr vardı; ama soğuk değildi. Biraz soğuk olsaydı elimi tutardı. Tanrı bu yüzden yaratmıştı soğukları. Kışın iki kişilik olmasını oldukça romantik bulmuştuk. Biz, ikimiz, yan yana duran o iki gölge bunun oldukça romantik olduğuna yemin edebilirdik. Henüz sevdiğimiz insanların hiçbiri ölmemişti, belki de bu yüzden bu kadar rahat ahkâm kesiyorduk.