Sabahın ilk saatleriydi henüz, henüz uyumamıştık. Yeni yıkanmış ferah bir balkondan bakıyorduk hayata. Çay demlemiştim. Çay her zaman iyi gelirdi. Neye? Uykusuzluğa mesela, mesela ayrılığa, ölüme değil ama. Yan yana durabilmenin ne kadar önemli olduğunu anlatıyordum orada burada. Herkes durmadan konuşuyordu. Herkesin durmadan konuşmasının hayra alamet olmadığını elbette biliyordum. Bütün bunlara aldırdığım söylenemezdi.
Biraz rüzgâr vardı; ama soğuk değildi. Biraz soğuk olsaydı elimi tutardı. Tanrı bu yüzden yaratmıştı soğukları. Kışın iki kişilik olmasını oldukça romantik bulmuştuk. Biz, ikimiz, yan yana duran o iki gölge bunun oldukça romantik olduğuna yemin edebilirdik. Henüz sevdiğimiz insanların hiçbiri ölmemişti, belki de bu yüzden bu kadar rahat ahkâm kesiyorduk.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder