21 Ağustos 2015 Cuma

Öğleden Sonra Sayıklamaları- 7659

Erikli kekim, kimse kimseyi gerçekten sevemez. Gel, önce bunu kabul edelim. Bunu kabul edince hayat daha sakin, daha kolay bir hâl almayacak elbette. Kelimelerin ve kabullerin bu kadar güçlü olduğuna inanmıyorum.

İnandığım bazı şeyler var yine de fıstıklı kurabiyem. Kitaplara inanıyorum mesela, bazı şarkılara, bazı filmlere, çaya, rakıya, yanında domates suyu olan votkaya, fotoğraflara, fındıklı akide şekerine, toz zencefilin kokusuna, yeşil erikle bira içmeye, mektuplara, gülümsemeye, birine sarılmanın dayanılmaz hafifliğine inanıyorum. Gereksiz bir romantizm peşinde değilim, inandığım şeylerden yola çıkıp vıcık vıcık bir pembeliğe ulaşmaya çalışma rica ederim.

Hayattan umudumu kesmiş falan da değilim üstelik sadece kimsenin kimseyi gerçekten, tam anlamıyla, sevemeyeceğini düşünüyorum. Eğer haklı değilsem bana, sevdiğimizi iddia ettiğimiz kişileri neden değiştirmeye çalıştığımızı anlatmalısın. Cümlenin uzunluğu gözünü korkutmasın balıklı turtam. Cevabını dört gözle beklemekteyim.

Ahkâm kesmeyi elbette seviyorum yeşil fasulye reçelim; alsana şu tüfeği duvardan, benim ellerim ıslak.*


* “ertan, alsana şu tüfeği duvardan benim ellerim ıslak.” Ah Muhsin Ünlü