28 Ekim 2013 Pazartesi

Şimdi,  şu an, belki az sonra; yok yok mutlaka şu an... Gitsek gideriz o kadar rahatız yani, kalsak kalmaya devam ederiz.

Kalmaya devam ederiz de oturup karşılıklı bir çay içsek...

22 Ekim 2013 Salı

Yüksek ökçeli ayakkabılar almalıyım cazibeli ayrılıklar için.

11 Ekim 2013 Cuma

Duruyorum, kalabalık bir yolun orta yerinde, aniden duruyorum. Ya da durduğumu hayal ediyorum. Hayaller bazen hiçbir işe yaramaz ki; bunu bilmenin ferahlığıyla durmaya devam ediyorum. Havalar bir garip, bir soğuk bir sıcak. İnsan neye alışacağını şaşırıyor. İnsan çabuk alışır oysa. Gürültüye alışılmıyor ama, bir tek gürültüye alışılmıyor belki de.

Hayatla  ilgili acayip havalı tespitleri olan insanlar tanıyorum, hepsini çok kıskanıyorum. Hayatla bir alıp veremediğim yok artık, bu yüzden belki de tam da bu yüzden kıskanıyorum onları. Olamaz mı? Her şey olabilir.

Her an, her şeyin olabileceğini bilmenin huzursuzluğuyla duruyorum. Evet, hâlâ kalabalık bir yolun orta yerinde duruyorum. Durduğumu hayal ediyorum ya da.

Zaman komik, yol arkadaşım var mesela o daha komik. Olur olmaz  şeylere kahkahalarla gülüyoruz. Romantik değilim, olduğumu hiç iddia etmedim ki zaten. Birini sevmek o kadar da zor bir şey değildir cancağızım, olmamalı. Belki de tam bu yüzden kalabalık bir yolun orta yerinde, duruyorum.

Kış çayı demliyorum, çay kokusunu seviyorum. Uzaklardaki dostları özlüyorum bazen, bazen kendimi unutuyorum. Bak, bundan hiç şikayetçi değilim.