Erikli kekim, kimse kimseyi gerçekten sevemez. Gel, önce
bunu kabul edelim. Bunu kabul edince hayat daha sakin, daha kolay bir hâl
almayacak elbette. Kelimelerin ve kabullerin bu kadar güçlü olduğuna
inanmıyorum.
İnandığım bazı şeyler var yine de fıstıklı kurabiyem. Kitaplara
inanıyorum mesela, bazı şarkılara, bazı filmlere, çaya, rakıya, yanında domates
suyu olan votkaya, fotoğraflara, fındıklı akide şekerine, toz zencefilin
kokusuna, yeşil erikle bira içmeye, mektuplara, gülümsemeye, birine sarılmanın
dayanılmaz hafifliğine inanıyorum. Gereksiz bir romantizm peşinde değilim,
inandığım şeylerden yola çıkıp vıcık vıcık bir pembeliğe ulaşmaya çalışma rica
ederim.
Hayattan umudumu kesmiş falan da değilim üstelik sadece
kimsenin kimseyi gerçekten, tam anlamıyla, sevemeyeceğini düşünüyorum. Eğer
haklı değilsem bana, sevdiğimizi iddia ettiğimiz kişileri neden değiştirmeye
çalıştığımızı anlatmalısın. Cümlenin uzunluğu gözünü korkutmasın balıklı
turtam. Cevabını dört gözle beklemekteyim.
Ahkâm kesmeyi elbette seviyorum yeşil fasulye reçelim; alsana
şu tüfeği duvardan, benim ellerim ıslak.*
* “ertan, alsana şu tüfeği duvardan benim ellerim ıslak.” Ah
Muhsin Ünlü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder