28 Mart
Sevgili E.B,
Aklımın karmakarışık olduğu zamanlardan yazıyorum sana. Gerçi aklımın karışık olmadığı zamanlar var mıydı, hatırlamıyorum. Güneş kendini gösteriyor, yine de bir parça rüzgâr var. Bu iyiye işaret belki de.
İşaretlerin peşinden koşuyoruz sevgili kardeşim. İstediğimiz yerlere çıkmıyor hiçbir yokuş. Bu kentte yokuşlar denize çıkmıyor zaten, yine de tepelerin ardında deniz varmış gibi davranıyoruz.
Naif ve uçucu şeylerden söz ediyorlar bana. Çiçek kokusu gibi, diyor birisi. Çiçek kokusu geçicidir; ama iz bırakır, diyorum. Ben zaten çenemi hiç tutamıyorum.
Garip rüyalar görüyorum. Bütün bunların sonu nereye varacak, bilmiyorum. Bir yere varmalı mı, diye soruyorlar. Emin değilim, diyorum. Gülümsüyorlar. Karmaşayı ah ne çok seviyorlar.
Herkesi dinliyorlar can kardeşim. Kedileri, köpekleri bile, ara sırada da kuşları. Yani buradan gitmeliyiz artık.
Otobüs yolculuklarını sever miydin sen? Bir şehre sabahın ilk ışıklarıyla varmayı? Beyaz sabun kokusu ağlatıyor beni. Evet, yaşlanıyorum.
Yakında pikeler serilecek yatakların üzerine, naftalin kokusu saracak bazı evleri. Bahar temizliği yapılacak birkaç hafta sonra. Hurçlar indirilecek, kazaklar yıkanacak, aralarına beyaz sabunlar yerleştirilip kaldırılacak. Yazlıklar yıkanmaya başlanacak. Temizlenecek kıştan arda kalan ne varsa.
Bu kıştan arda kalan ne olacak sevgili kardeşim? Yenilgilerimiz mi? Her cephede yenilmiş askerler gibi miyiz? Ne dersin E.B, savaşmayı ve yenilmeyi iyi bilen ordularımız mı var bizim? Çıkarmadığımız savaşların siperlerini kazıyoruz galiba. Çıkardığı savaşların siperlerini kazan birini hiç görmedim, diyor. Ötekiler yorum yapmıyor bu konuda.
Oysa tartışılması gereken bir sürü şey var. Orta şekerli bir kahve yapıyorum kendime, balkonu yıkıyorum, çiçek ekiyorum, kitap okumuyorum ama. O şarkıları hiç dinlemiyorum.
Hayat diyorum, E.B gelip geçici. Bahar, diyorum her şeye rağmen güzel.
Bu kıştan arda kalan ne olacak sevgili kardeşim? Yenilgilerimiz mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder