Uzun zamandır böyle heyecanlanmamıştı. Zaten hiç heyecanlanmazdı ki o, her zaman her şeye hazırdı.İlk kez avuçlarının içi terlemiş, dizleri titremiş hatta yutkunamamıştı bile. Dedim ya uzun zaman olmuştu, hatıralar tozlanmış, içindeki ateş küllenmişti. Kalemi eline almayı düşündü ama tutamadı. Ellerini beyaz kağıtların üzerine koyup sırtını sandalyeye dayadı. Sahilde deniz havasını içine dolduruyormuşçasına derin bir nefes aldı. Nereden başlaması gerektiğini düşündü bir ara ama nereden tuttuysa elinde kaldı. O, titreyen elleriyle onları da tutamadı. Saçlarını karıştırdı, nice zamandır uzattığı tırnaklarını sinirlenip kafa derisine geçirdi, sigara içmezdi yine de bir sigara yakıp iki parmağının arasına aldı. Senelerdir yazmayışı onu sadece köreltmemiş körleştirmişti de. Önce sevdiklerini göremez olmuştu, sonra iyiyi ve kötüyü göremedi, en son beş metre ötesini bile seçemez olmuştu. Kalemi en son eline aldığı zamanı da hatırlayamadı. Tek hatırladığı çengel bulmacada gördüğü bir dizi oyuncusuna bıyık çizdiğiydi. Derin yüz çizgilerine doğru bir iki damla yaş süzüldü. Belki hatıratı aklına gelmişti belki de sadece sigara dumanı kaçmıştı gözüne çünkü sigara içmeyi de bilmezdi o. Elinin tersiyle önce o anlamsız birkaç damlayı sildikten sonra son gücüyle kalemine sarıldı ve o sözcükleri yazdı:
İlk aşka ağıt...
Murat Sezer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder