Bu şehirde deniz yok ya, vapurlardan falan söz edemeyeceğimizi zannediyorlar. Martıların ve elbette kedilerin kendi tekellerinde olduğuna inanıyorlar. Şarapçılardan, sokak insanlarından falan da söz edemiyoruz.
Bu şehirde deniz yok ya canımız sıkılınca kaçacak yerimiz olmadığını zannediyorlar. Herkes telaşlı onlara göre bu şehirde, herkes yalnız. Oysa herkes her yerde yalnız. Yalnızlığın bir seçim olduğunu iddia ediyorlar, bunu söyleyince. İşlerine gelmeyince susuyorlar. Susmak en büyük silahları; ama onlar silahlardan hiç hoşlanmıyorlar.
İyi, kötü, çirkin yaşayıp gidiyoruz oysa. İş, güç, hesaplar, kitaplar, kapanmayan yaralar falan. Hayat dediğin basit bir eşitsizlik hesabı sadece.
Hayatımı aptal bir vodvile çeviren herkese itinayla küfrediyorum. Asıl suçlu benim, bakın bunu da itiraf ediyorum. Konu nereden nereye geldi. Orası burası açılıp duran sözcüklerden köşe bucak kaçıyorum.
Denizsiz bir şehir ya burası delirmek için bu bedeni kapatıp Bodrum'a yerleşmeyi planlıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder