Sevgili E.B,
Can kardeşim kalbin zamanından söz ediyorlar, zaten herkes durmadan bir şeylerden söz ediyor. Sesler, cümleler birbirine karışıyor. Ben her zamanki gibi şaşkınım, bunca söz içinde kayda değer hiçbir şey yok sanki. Emin değilim, evet.
Aşkın zamanı var mı portakallı kek bakışlı kardeşim? Aşkın zamanı olabilir mi? İçimdeki bu sızı neden hiç geçmiyor? Onun yanında, ondan uzakta, başından beri neden hiç geçmedi, geçmiyor?
Aşkın can yakıcı olmadığını kim söylemişti, bendim o değil mi? Her şeyi unutsam kekikli kurabiyem, her şeyi unutsam.
Kimsenin bizi bilmediği sokaklar bulsak kendimize can kardeşim. Yağmur yağsa sonra, bira içsek, saçma sapan şeylerden söz etsek, kahkahalarla gülsek. Evet, özledim seni.
İstanbul'a gideceğiz yakında seninle, İstiklal'deki o kitapevine mutlaka uğrayacağız, eski fotoğraflar gelecek aklımıza. İstanbul diyorum minik su sebilim, yolculuklar iyi gelmiyor lakin bize.
Sevgili E.B, eylül toparlanıp gitmeden, efkar bizi bulmadan rakı içelim. Orhan'ı ihmal ettik, mutlaka uğrayıp bir çayını içelim. Benim canım hadi türkü söyleye söyleye Kızılay'a yürüyelim.