29 Mayıs 2012 Salı

Kediler, Sokaklar, Kadınlar vs. vs. vs.'den

Soğuk kemikleri unufak ediyor. Şarapçılar ve kediler sığınacak bir delik arıyor. Hayatta kalmanın ciddi bir muhasebe işi olduğunu onlardan öğrendim ben.
Asıl mevzu elbette bu değil.

Yaklaşık on bir saat önce balkondan güvercinlere küfreden alt kat komşumu izliyordum. Gün bazıları için çoktan yarılanmıştı; ama ben daha yeni uyanmıştım. Sevgilim arka odada uyumaya devam ediyordu. Akşamdan kalmaydım, başım dönüyordu. Kapı çaldı.

Soğuk kemikleri unufak ediyor. Bu gece kar yağışının başlayacağını bildiriyor haber merkezleri. Kar iyidir; hava yumuşar. Karda uykuya yenilirsen ölürsün; önce bunu öğrenir sokak çocukları.
Asıl mevzu elbette bu değil.

On bir dakika yedi saniye sonra köhne bir apartmanın demir kapısını zorlukla açacağım. İkinci kata çıkıp soldaki dairenin kapısını çalacağım.

Cigara sarmayı bir Hintliden öğrendim ben. On yedi yaşındayım. Aşkın ve devrimin kurtarıcılığına inandırmıştım kendimi. Uzun saçlı, Hintli İngilizce öğretmenimin güne kast sistemine küfrederek başladığını öğrendiğimde doğum günüme altı hafta vardı. Altı hafta sonra aşkın ve devrimin muhteşem yalanlar olduğunu fark etmiş, çarşafa dolanan rüyalar gören on sekiz yaşında bir kızdım ve İngilizce öğretmenim Mr. Ganj Ramayana’yı yatakta nasıl tatmin edeceğimi çok iyi bilmekteydim.

Dört dakikam kaldı. Dört dakika sonra sokak kapısından çok umumi tuvaletlerin kapısına benzeyen o ahşap kapıyı üç defa çalacağım, ilk ikisi uzun sonuncusu kısa vuruş…

Kapı çaldı, sevgilim zilin sesini rüyasının bir parçası sanıp sayıklamaya devam etti. Rengi çoktan solmuş siyah hırkamı omuzlarıma attım, kapının deliğinden münasebetsiz ziyaretçimizin kim olduğunu görmeye çalıştım.

Kar henüz başlamadı. Ayaz gittikçe şiddetleniyor. Bu kadar köhne bir apartmanın bu kadar ağır bir demir kapısı olmasına anlam veremiyorum. Apartmanın içi dışarıdan daha soğuk, üstelik sidik ve kusmuk kokusu insanın genzini yakıyor. Kapıyı bana söylendiği gibi üç defa çalıyorum, ilk ikisi uzun, sonuncusu kısa…

Duvara yaslanan bu bedeni çok iyi tanıyordum, yüzünü görmeme gerek yoktu. Hay aksi, daha yeni ayılmıştım. Saçım başım dağınıktı. İçki ve sigara kokuyordum. Kendime çeki düzen vermeyi nasılsa başaramayacaktım. Fazla bekletmeden kapıyı açtım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder