28 Mayıs 2012 Pazartesi

Günlük- Bilmem Kaç

Günler önce gönderdiğim maillerin ilgili kişilere ulaşmadığını ve hepsini telefonla arayarak konuyla ilgili teyit almamı rica eden bir mail aldım. Ricalardan rica beğenelim.

Mailler ilgili kişilere ulaşmadıysa içlerinden biri mailime nasıl cevap vermiş, konuyla ilgili herhangi bir açıklama getiremiyoruz elbette.

Ekranda yazılı cümlelere boş boş bakmaya devam ederken içimdeki seslerden biri bildiği bütün dillerde küfrediyor. Şu tarihte maillerin hepsinin gönderildiğini belirten bir cevap yazıyorum. Son cümle olarak telefon görüşmelerini elbette yapacağımı ifade eden…

Bilgisayar ekranına kafa atmak geçiyor bir an zihnimden, ah ben zihnimin oyunlarını ne çok severim bir bilsen.
Sonra çantamı alıp kapıdan çıkıp gitmeyi düşünüyorum, bunu yapabilirim hiçbir sorun yok bu konuda. Lâkin yarın gelip Gine Cumhuriyeti’yle ilgili o yazıya devam etmem gerekecek, üstelik daha kapak yazısını tamamlamalıyım. Yani her şeye rağmen çalışmaya devam etmeliyim.

Şu an başka bir yerde olmayı dileyen tek ben olamam, olamam değil mi? Sen de şu an başka bambaşka bir yerde olmak istemez miydin? Deniz, vapur, martılar falan değil ihtiyaç duyduğum. Şöyle güzel bir kahve, bir dilim çikolatalı pasta ve keyifli bir dost suskunluğu. Uzun uzun cümleler kurma gereği duymadan da anlaşabildiğim insanlar var benim, şanslı olduğum noktalar var.
Yağmurdan, rüzgârdan, gelmeyen yaz mevsiminden ve şu an için kendimden sıkılmış bulunmaktayım.

Başka bir bunalımda görüşmek dileğiyle yanaklarından öperim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder