Zalimlerin zulmünün; sevenlerin ise Allah'ının olduğu yıllardan hemen sonraki, zalimlerin Allah'ının; sevenlerin ise birbirlerine ettikleri zulümden başka hiçbir şeyinin olmadığı senelerden hemen önceki plastik yıllardı. O zamanlar kırmızı saçlı bir kadın şarkısında sevgilisine, hovarda olduğunu, bu yüzden de ona kıymaması gerektiğini söylüyordu, şişme bot gibi dudakları olan başka bir kadın ise eğer mahallemizden geçersen bu zilliler seni ham yapacak diye abinin birini önceden uyarıyordu, ayrık dişli bir çocuk millete açık açık kıl oluyordu.
Öğlenleri televizyonda yeşilçam filmleri izliyordum, pazar günlerini ise trt'deki western filmler yüzünden izleyecek bir şey bulamadığım için hiç sevmiyordum.
Bir ara, çok kar yağan bir kış günü gözlüklü, kel, hafif tombalak gazeteci bir amcanın öldüğünü duydum. Yine başka bir kış günü, televizyonda çocuklara oyunlar oynatan uzun saçlı sakalı amcanın öldüğünü öğrendim hatta tüm kanallar onları verdiği için çizgi filmleri kaçırdığıma üzüldüm. Akşam Power Rangers'i izleyince üzüntüm geçti.
Akşam babam haberleri izlerdi ve ben ona hep çok kızardım. Sonra bir gün bir kaza oldu alakasız bir sürü amca aynı arabanın içinden çıktı, arkasından gelen günlerde biz de kazadan sonra yollarını bulabilsinler diye ışıkları kapatıp açtık eğlenceli oldu. Babama bir daha haber izlediği için kızmadım.
İçtiğim kolanın şeridinden karşı tarafa bedava var mı diye baktığım yıldan tek hatırladığım ise izlediğim ilk dünya kupası maçıydı ve o gün japonların da futbol oynayabildiğini gördüm.
Sonra düğüne gittik bir gün orada omuzlarının içine sivri süngerler koymuş kabarık saçlı kadınlar, ağaç desenli gömlekler giyen adamlar gördüm. Sıkıldım atari salonuna gittim. Akşama da babama bize atari al diye tutturdum. Babam da beni ''yeter film başlıyor'' diyerek susturdu. Sigara gecesi sineması gibi bir şey dedi ama hatırlamıyorum.
Halamlara gittim bir gün, iki tane abim vardı orada ve ben her şeyi onlardan öğrenirdim. O gün duvardaki resimlerde bir değişiklik vardı. Uzanmış sigara içen küt saçlı ablanın yanında bir de dövüşen sabun gibi bir filmin resmi vardı. Sıkıldım, gittim sokakta taso oynadım.
Sonra ne mi oldu? Sıcak bir yaz günü yer acayip sallandı. Günlerce haftalarca deprem konuşuldu o zamanki tüm çocuklar bu yüzden aniden biraz daha büyüdü. Ertesi yıl devletin parası bitti. Onların parası bitince bizim de paramız bitmiş sayıldı sonra biz büyüdük.
12 yaşına kadar hayat güzeldi de sonra boka sardı her şey...
Murat Sezer