Eski bir gece hikâyesi, hani sokak köpekleri, kaldırımlar, sigara izmaritleri ve bira şişeleri. Hani yarım yamalak öpüşmeler. Sekiz düğmeli paltolar kim bilir nasıl yakışırdı sana. Kim bilir sen ne güzel ağlardın. Bira şişeleri demiş miydim?
Karanlık elbette, biraz korkutucu, biraz tedirgin edici. Ama biz tetikteyiz her daim.
Eski filmlerin damakta bıraktığı buruk tattan söz edebilirdik sabahlara kadar, sabahlara kadar sevişebilirdik. Tül perdeler çabuk kirlenir oysa. İnsan en çok kendini suçlar, başka kimi suçlayacaksın ki zaten?
Kış, sadece bir mevsim nihayetinde, geçti gitti. Soğuktan şikayet ettiğimi sanma. Ağaçların çiçek açışına sevinecek kadar zamanımız var mı sahi?
Kaldırımlar, sokak köpekleri, bira şişeleri, sigara izmaritleri hani eski bir gece hikâyesi.
Kalabalık ve neşeli sofraları özlüyor musun sen de? Kareleri masa örtüleri, ortancalar belki. Havada uçuşan kahkahalar sonra. Eski çok eski.
29 Mart 2013 Cuma
18 Mart 2013 Pazartesi
Sevgili E.B,
Can kardeşim, minik su sebilim, erikli kurabiye bakışlım, Orhan dükkanı devretmiş. Ne zamandır gidip çayını içmemiştik. Birbirimize bile zaman ayıramıyoruz ki can kardeşim. Bu yoğunluk, bu koşturmaca... Varacak bir menzil de yok ki.
Özledim E.B, seninle oturup uzun uzun susmayı özledim, olur olmaz şeylere gülmeyi özledim, sabah kahvaltılarını özledim.
Yeşil erik ve bira zamanı da yaklaşıyor kardeşim, bak anlatacak o kadar çok şey var ki. Ben mesela köpek gibi âşık olmuşsam, sen mesela başka biri gibiysen, kendini bile tanıyamıyorsan... Şarkılar sonra, içilen geceler, sabah hatırlanmayan konuşmalar, bambaşka hikâyeler... E.B, can kardeşim yürüyelim, çay içelim, biraya ve eriğe düşelim, karanfil kokulu sigaralar içelim.
Sana anlatılmayan mutluluk bile yarım kalıyor sevgili kardeşim. Özledim, sadece bunu söylemek istedim.
Can kardeşim, minik su sebilim, erikli kurabiye bakışlım, Orhan dükkanı devretmiş. Ne zamandır gidip çayını içmemiştik. Birbirimize bile zaman ayıramıyoruz ki can kardeşim. Bu yoğunluk, bu koşturmaca... Varacak bir menzil de yok ki.
Özledim E.B, seninle oturup uzun uzun susmayı özledim, olur olmaz şeylere gülmeyi özledim, sabah kahvaltılarını özledim.
Yeşil erik ve bira zamanı da yaklaşıyor kardeşim, bak anlatacak o kadar çok şey var ki. Ben mesela köpek gibi âşık olmuşsam, sen mesela başka biri gibiysen, kendini bile tanıyamıyorsan... Şarkılar sonra, içilen geceler, sabah hatırlanmayan konuşmalar, bambaşka hikâyeler... E.B, can kardeşim yürüyelim, çay içelim, biraya ve eriğe düşelim, karanfil kokulu sigaralar içelim.
Sana anlatılmayan mutluluk bile yarım kalıyor sevgili kardeşim. Özledim, sadece bunu söylemek istedim.
10 Mart 2013 Pazar
Dilim ne kadar çatallaştı benim yılanlaştım, züccaciyeye giren fil gibiyim herkesi her şeyi kırıyorum, sinirlerim bozuk galiba bu aralar az da olsa manyaklaştım. Tanıyamıyorum kendimi, ne oldum, kim oldum kestiremiyorum. Girdaba kapıldım sanki döndükçe dibe yaklaşıyorum, bataklığa düştüm sanki her dakika biraz daha batıyorum, daralıyorum nefes alamıyorum. Önce sevdiklerimi sonra kendimi boğarak öldürmek istiyorum, vurarak değil boğarak çünkü ölürlerken gözlerinin içine bakmak istiyorum. Nereye gider bu hal, ne olurum bilemiyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)