3 Şubat 2012 Cuma

Masumiyet

''...Dikkatlice süzdüğümde, yaşlılıktan çökmüş elmacık kemiklerini, sabanla sürülmüş toprak gibi derin yüz çizgilerini, tütün içmekten sararmış bıyıklarını fark ettim. Ancak hiçbirine Atatürk kaşlarına ayırdığım vakti ayırmadım. Annem terliklerinin tıkırtısını, çay kaşıklarının şıkırtısına karıştırarak kapıdan girdi. Oturup, amcaya sohbet etmeye başladılar. Bu arada televizyonun sesini kısmamız için iki kez ılık süt kıvamında uyardı üçüncüsünde kırbaç şaklatır gibi azarladı. Ben de televizyondan sıkılıp onların sohbetine kulak misafiri oldum. Annem ne sorarsa ''evet, iyiler, hayır, Allah'a şükür'' gibi kısa cevaplar veriyordu. Atatürk boşuna dememişti ''Köylü milletin efendisidir'' diye. Adam o kadar efendiydi ki ağzı var dili yoktu. Bana en efendi en akıllı insanın çok konuşmayan insan olduğunu kafama çaka çaka annem öğretmişti...''

MURAT SEZER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder